26 Kasım 2010 Cuma

Lima

   
Yerel içecek: Pisco sour
Lima’ya varışımız akşam saatlerini buldu. İlginç bir uygulama var; bagajınızı alıp genel alana çıkacağınız noktada sağ ve solda trafik ışığı gibi iki direk var. Direklerin başında rasgele seçim yapan penguen! Bu penguen adam, işine gelene sağ direkteki düğmeye bas diyor. Basıyor yolcu: YEŞİL. Geçebilirsin diyor. İşine gelmeyene (tipten kaybediyor kırmızıcılar bence) soldakine bas diyor: KIRMIZI. Ben de kırmızıcıyım. “Lütfen şu taraftan kontrole girin” diyor. Ben bu aşamada bir şey mi atladım bilen söylesin. Yani bagaj kartını, barkodu veya herhangi bir şeyi okutmadan düğmeye basılıyor. Hani bagajımdan şüphelenilmiş olsa ona ait bir şey okutulması gerekmez mi? Neyse hadi bakalım diyerek girdim kontrole, gayet güleryüzlü, bagajımda onun işine yarayan bir şey varmışçasına sevinen bir görevli “lütfen bagajınızı x ray bandına koyun” dedi. Koydum, bagaj çıktı hala gülümsüyor, gidebilirsin dedi. Oldu canım, canın sıkılırsa ben bagajımı yine geçiririm diyerek uzaklaştım. -burada kısaca bir konuya değinmek istiyorum: Peru'da İngilizce konuşulmuyor. ya el kol hareketlerini ya da iki kelime ingilizcelerini anlamaya çalışmanız gerekli -

 
Kontrollerden çıktık, grupla buluştuk, rehberimiz turuncu şemsiyesinden tanınıyor. Nasılsa daha gelecekler var diye düşünerek rehbere “bir sigara içsem olur mu” diye sormanın ne engeli var, sorarsın di mi. Evet, sorunca “nasılsa otel bilgileri sizde var, bulamazsanız taksiye biner gelirsiniz” cevabını almak mümkünmüş. “Hmm, anti depresan alıp geleyim mi size” diyemedim tabi. "oldu otel bilgileri var, görüşürüz” diyerek ve gülerek dışarı çıktım. Dışarda yine Ersin Abi ve Doktor. Doktorumuz jinekologmuş, hani dahiliyeci olsa, kulak-burun-boğazcı olsa doktoru bulan yapışır. Ne korunaklı bir branş jinekoloji. Kimse sokulup genital dertlerini soramıyor da. Herkes uzaktan jinekoloji esprilerine gülümsemek dışında bu mesleği kendi çıkarına kullanamıyor. Neyse sigara sonrası grubu kaybetmeden  otobüsümüze bindik. Yerel rehberimiz Elena sevimli bir tip. Haydi artık otele..

 
Lima’da ilk gece
Bir çok erkeğin “Adriana Lima ile ilk gece” şeklinde bir başlığı tercih edeceğine eminim! Ama ne yazık ki otel bilgileri dışında bir şey olmayacak burada. La Haciende otelinde kalıyoruz. Julio ve Jose Marco’nun köşesinde, ne anladık bundan derseniz ana caddelerden birindeyiz işte :)

 
Lima, sömürge döneminde İspanyolların belirlediği, Pasifik okyanusuna nazır başkent. Her başkent gibi Lima da oldukça hareketli bir şehir. İyi para harcatacak giyim mağazaları, restoranlar, cafe’ler mevcut. Bunun yanı sıra daha kısıtlı bir bütçe ile de oldukça güzel beslenebilir ve alışveriş yapabilirsiniz.

 
Lima’da ilk gün
Lima’da sabah kalkış 7’de. Kahvaltı sonrası tur otobüsünü beklerken önümüzden geçen minibüs ve otobüslere hayran kalıyorum. Yolcular hayranlık duyuyor mu bilemeyeceğim ama dışarıdan oldukça kişilikli gözüküyorlar. Bir tanesinin yanında fotoğraf çektirmek isteyince, yeşil yanmasına rağmen şoför ilerlemiyor ve gülümseyerek bekliyor çekimin bitmesini. İlk izlenim budur işte: bu Perulular ne kibar.

Otobus ve ben
Önce tur otobüsü ile şehri geziyoruz, pazartesi sabahı olmasına rağmen sokaklar çok boş geliyor bana. Kadıköy’ü, Mecidiyeköy’ü, Topkapı’yı düşünüyorum. Saat 8’de ne çok insan koşturur.
Ara sokaklarda Playa denen otoparklar ve küçük dükkanlar çok dikkat çekici. Plaza de Armas-Meydanda otobüsümüz duruyor. Meydanda Jose de San Martin heykeli. Bolivar ile birlikte Peru’nun kurtuluşunu sağlayan komutanları.

 
San Martin Heykeli
San Francisco Manastırını geziyoruz, fotoğraf yasak olduğu için elimde üç kare var: Giriş zemini, el yazmalarının yer aldığı kütüphane ve kilise!
Kütüphane
Kilise


Zemin
 Kilisenin bahçesinden uzakta tepenin üstünde gözüken haç’a bakıyorum, dün gece otobüsle gelirken gördüğümüz aydınlatılan haç bu olsa gerek. Akşam yemek sırasında tekrar göreceğim! 
Uzaktan haç
Lima’da 700 binden fazla otobüs-minibüs varmış. Organize bir şekilde 2 bin güzergah üzerinde çalışıyorlar ama informal. Taksiler de informal, taksimetre bulunmuyor, bu nedenle taksiler ile mutlaka pazarlık edilmeli.

 
Müstakil evlerin koruma duvarları üzerinde elektirikli teller de bulunuyor. Yerel rehberimiz bunun sigorta şirketleri için yapıldığını belirtti. Fakat tur rehberimiz bu konuyu tamamen güvenliğe bağladı (1980’lerdeki Aydınlık Yol hareketinden bugünkü ekonomik büyüme durumuna kadar gelen bir izah ile)

 
Öğle ve akşam yemeğini Pasifik okyanusu kıyısında bir restoranda alıyoruz. Tur boyunca yemek konusunda kimsenin zorlandığını düşünmüyorum. Damak tadı yakın, bazı özel sosları ve kendine özel yemekleri mutlaka var ancak ortalama (pirinç pilavı, patates kızartması) bir şeyler ile karnınızı doyurabilirsiniz. Tatlılar ise tur boyunca muhteşemdi…
Öğle yemeğine giderken Öpüşen Çiftler heykelini görmek için duruyoruz (heykelin ismini uyduruyorum galiba) Bu heykel Gaudi-vari bir alanın içinde sunuluyor ve ikincisinin yapılıp Ankara’ya gönderilmesini istiyorum!

Öpüşen Çift
Okyanusa doğru
Gaudi'ye benzer
Akşam yemeğini yediğimiz yer yine Pasifik kenarı ve Lima’daki haç aydınlatılmış. Hepimize yol gösteriyor…ilk yerel danslar gösterimizi yemek sırasında seyrediyoruz. Ooo daha milyonlarca akşam bu danslar olacak!  

Kısa kısa:
  • Lima'da hava hep bulutlu. Hava sıcak ama ne güneş var ne yağmur.
  • Gezdiğimiz alanlar herkesin refah seviyesi oldukça iyiymiş gibi bir izlenim verse de Lima'da da oldukça zor koşullarda yaşayan bir kesim var. Özellikle sabah havaalanına giderken görüntüler çok daha netleşti. İstanbul'da Bağdat Caddesine bakarak yorum yapmaya benziyor...
  • Lima turda benim için olmasa da olur bir şehirdi. İspanyol etkisinin mimaride, yaşamda çok net görüldüğü bir şehir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder