26 Kasım 2010 Cuma

bir Macchu Picchu hayali insanı kaç saat uçurur? hem de sin coca, sin gas!

Uzun yoldan geldim, çok uzun yazacağım :) kimse okumasın isterim, benim seyahatim çünkü… İstisnası benimle bu yollarda gezen herkestir, onlar okusun, zaten satırlarda onlar da var. Tabi bir de buralara gidecekseniz göz gezdirin derim. Uzak diyarlar diye herkes gerekli-gereksiz akıl veriyor yola çıkmadan çünkü.

Güneş Adasında Dişlek Lama
Macchu Picchu - Yerel rehberimiz Ruben'in kitap kapağı açısı.
Eline sağlık Ruben!

 Macchu Picchu’yu merak eden herkes illaki İnkalar, İspanyol istilası derken bugünkü Peru’ya varacağı bir zaman tünelinden geçiyor. Bu tüneli geçmeden Peru yolcuğuna gelinmesini tavsiye etmem, zira görüntüleri işlemede çok noksan kalabilirsiniz.

Başlangıç

Yolculuk oldukça uzun, gideceğimiz toprak yabancı. İklim desen gün içinde insanı sebze gibi  lahanadan salatalığa döndürüyor  (benzetme için tur arkadaşlarıma teşekkür). Bagaj da ona göre; tişört alınıyor, polar alınıyor, açık ayakkabı kuvvetle muhtemel giyilemez diye alınmıyor. Bir çok ilaç: ağrı, ishal, öksürük kesiciler, yükseklik için hiç kullanmayacağımız ilaç bir de. Peru-Bolivya'ya gidince gördüm tabi, fazla sayıda tişörte bile gerek olmayabilirmiş, oralarda hatıra niyetine lamalı hatıra tişörtleri alıp giyilir de...Kasım ayı orada bahar başlangıcı, yağmur bekleniyor. Bekleniyor sadece, Bolivya'da ise yağıyor :) Akşamları - akşam üstleri hava soğuyor. Tişörtle gezilemez bir soğuk.

Turumuz 14 Kasım sabahı 4:30’da Atatürk Havalimanında buluşma ile başladı. Buluşmak da denmez, sadece havaalanına ulaşan kişilerin sayım için rehbere “merhaba” diyip “madrid’de görüşürüz” cevabını alarak chek-in için sıraya girmesinden bahsediyorum J

Kontuar 5’te açıldığı için ve en önlerdeki bir kişinin 15 dakika kadar görevlilerle tartışma/anlaşamaması sebebiyle bagajı teslim ettiğimde saat 5:30’u geçiyordu. Uzun yolda nerede oturulur, akli koltuk hangisidir bilmediğim için görevlinin yönlendirmesi ile Madrid’e koridor da, Lima’ya cam kenarında gideyim dedim. Canım Iberia! Beddualarım bu işi bu şekilde yöneten kişilere, benim gibi sıkışık ve sevimsiz yolculuk yapan yolculara bir şey olmasın lütfen! Iberia ile uzun yolculuk yapanlar anlıyorlardır diye düşünüyorum ve havayolu şirketinin eksiklerini yazarak zaman tüketmiyorum. THY ile uzun yol uçanlardan dinlediklerimden dolayı tüm havayollarını aynı kalitede sanmıştım. Kabul edelim, biz yapmak istedik mi en iyisini yapabiliyoruz demek ki.

Madrid uçuşunda yanıma turda birlikte olacağımız bir çift düştü. “aman turda  başımıza ekşime” mesafesi ile “yalnız geziyorsun, bir şeye ihtiyacın olursa buradayız” sıcaklığını bir arada sunabilen ender insanlardan! Tur süresince birlikte gezdiğimiz ve kendilerini çok sevdiğim için okuma ihtimallerine karşı oldukça rahat yazıyorum bunları. Uçuş sorunsuz geçti ve Madrid'e indik.

Madrid havaalanında Lima aktarması için yanılmıyorsam 2,5 saat falan bekledik. Bu sırada yemekler yabancı gelir, uzun yoldayım diye havaaalanında sadece çay ve su alarak annemin hazırladığı poğaçalar ile yolluk olarak verdiği muzu yiyorum.Sigara içilen 5 metrekarelik bir alan var (ölçümlerim iyi değildir, muhtemelen 10 metrekaredir) Zaman dükkanlara bakarak, atıştırarak kolayca geçiyor… Uçağa bineceğimiz kapı önünde 2 kişi ile daha tanışıyorum. Ersin Bey ve Doktor! Kısaca neden bu turu seçtiğimi anlattıktan sonra bana hiç de çekinmeden “deli misin kızım sen, git Vietnam’ı gör, Mısır’ı gör, Peru’da ne işin var” diyor Ersin Abi. “Tamam” diyorum “bu adamlarla çok muhabbet edicez tatil boyunca”. Aynı turda günlerce beraber çok eğleneceğimiz iki emekli arkadaşımı da böyle tanıyorum.

Madrid’deki son dakikalarımın ne kadar değerli olduğunu uçağa binince anlıyorum. 2-4-2 uçak tıka basa dolu. Cam kenarı vermişti görevli, hem de ikili koltuk. Tamamdır, yerime doğru ilerliyorum, “beyefendi pardon” derken camı, koltuğumun arkasına doğru koydukları için duvar kenarında yolculuk yapacağımı farkediyorum! Aman ne şahane, “neyse uyurum”…uçak havalanıyor, arkamdaki Türk ile konuşmaya başlıyoruz, yol boyunca sohbet ederek gidecek bir kadın galiba, çatlak matlak eğlenceli bir tip. O da bizim turdan çıkıyor; Fatoş Abla.

Uyku çok az, yer çok dar… Aklı olan acil çıkış kapısı önünü ya da koridoru almış. (Acil çıkış kapısı hikayesi de ayrı, dönüş yolculuğunda geleceğim) Ben de böyle öğreniyorum yer seçiminin önemini. Neyseki yanımdaki yaşlı İtalyan arada uzun süre uçağın lobisinde oyalanıyor arkadaşları ile sohbet ediyor da ben de kalkıyorum, ayaklarımı onun boş koltuğuna uzatıyorum falan. Saat hiç geçmeyecek zannediyorum ve bol bol Sırrı Süreyya Önder dinliyorum sakinleşmek, aklımı kaybetmemek için. Adıyamanlı abim sağolsun oldukça iyi geliyor yine bana.

1 yorum: