11 Nisan 2011 Pazartesi

barça barça barça :) 5 güncük barselona

çok kısaca anlatmak istedim barselona'yı da. ana caddelerde şımarık bir yaşam, zengin katalanlar... ama ara sokaklarda hintlisi, pakistanlısı, zencisi, avrupadan olmayan beyazı ve ara sokaklar gerçekten çok asya! küçük bakkallar, elektronikçiler ... ara sokaklarda çamaşırlar asılı bazı sokaklar ürkütücü, tarlabaşı işte be :)

akıllı katalanlar formadan zengin ederler ülkeyi. barça forması türkiyedekinden pahalı, neden derseniz ben hiç anlamadım bu barselona işini. küçük sırlar dizisi ekibine uygun, kokoşel ana hatlar, "düşülecek" ara sokaklar... en çok ara sokaklarda gezmekten keyif aldım, çok kişilikli evler, çok gerçek...

hızlıca yolda aldığım notları derleyerek aktarıyorum:
Barselona - İstanbul arası 2.230 km.

Uçak barselonaya inerken manzara nedeniyle adadan bostancı'ya dönüyor gibi oldum. evlerin rengi boz mu desem kiremit boz arası mı desem bilmiyorum ama o mesefaden çok gecekondu idi... taksi ile şehre girerken dilovası'nda gibiydim. kızı da erkeği de çok güzel, haklarını yemeyelim. bizim bağdat caddesindeki mutlu azınlık burada çoğalmış.
ara sokaklarda çamaşırlar balkonlarda asılı, sokaklarda küçük telefon satıcıları var (dükkan) bu sokaklarda gezerken resmen tarlabaşı ve sirkeci'de gibiyim..













2 Aralık 2010 Perşembe

Neden Peru?

Boş bıraktığım "Neden Peru?" sorusuna tek seferde yanıt veriyorum: 
Macchu Picchu ve Güney Amerika. Macchu Picchu detayını kendime saklıyorum. 
Güney Amerika kısmını da en iyi Sabahat Hanım'dan çalacağım cümlelerle anlatabileceğim. Çünkü ben bunu kelimelere döksem "boş bıraksan daha iyi olacaktı" diyeceksiniz :) Teşekkürler Sabahat Hanım ;)
"Boliyya ve Peru ile ilgili gözlem ve izlenimlerine katılıyorum, ama bir konu daha var ve insanın içini çok acıtıyor ki buna senin de katılacağından eminim. Bu insanlar asırlarca kendi kıtalarında, yurtlarında, kendi kültürleriyle, oldukça sakin bir şekilde yaşarken, birdenbire birileri (İspanyollar) kıtayı güya keşfederek(!) herşeylerini ellerinden alıp dillerini ve dinlerini verip, onları adeta kimliksizleştirerek bugünkü zavallı konuma getiriyorlar, emperyalizmin en acı yüzünü bir kez daha görmüş oluyoruz."

27 Kasım 2010 Cumartesi

Kısa Kısa Peru-Bolivya

Şimdi başlayayım arada eklemelerim olur:

İlk olarak bence mutlaka okunması gereken kitap Mustafa Andıç'ın Güney Amerika kitabıdır. Çok rahat okunur, gideceğiniz ülke dışındaki ülkeleri de kolayca okursunuz, öğrenirsiniz kıtanın tarihini... Bir de Jared Diamond'ın Tüfek, Mikrop ve Çelik kitabını öneririm.

Peru ve Bolivya'da ortak noktalar:
  • Sokak köpeği bol, sokak kedisi hiç görmedim
  • Trafik için iki ülkede de (Cusco ve La Paz'da) sivil hareket vardı
  • Trafik yoğunluğu var. Ancak trafik La Paz'da İstanbul'u aratmıyor
  • Coca zaman zaman bağımlılık yapabiliyor
Ekleme (2 Aralık):
2.500'e yakın fotoğraf çekmişim, şarjdı, yemek sırasında otobüste kalmasıydı falan 3.000 olabilirdi de. Bu akşam Zeynep de bir kaç fotoğraf iletti, habersizim, güzel bir an. Çok teşekkürler Zeyno :)
"öyle gözlükle vizörden mi bakılır" sorusunun anlamı yok, bakılıyor, hem gözlerim ışıktan rahatsız oluyor ;) -yasemin sesin kulağımda çınlıyor, önce fotoğrafı görür sonra yazıyı okursun umarım. kontra atak olması açısından bu sıralama önemli-

Özel Teşekkürlerim

Seyahate yalnız çıkmak turla olsa da çok kolay değil... Ben birkaç kişiye tur boyunca beni kalabalık hissettirdikleri için teşekkür edeceğim:

Deniz - Hasan İleri: Hasan Abi ve Deniz Abla'ya ne diyebilirim bilmiyorum. İleri yaşta olsalar ellerini öperdim :) Sizi çok sevdim, herşey için (tur başından sonuna kadar olan tüm yardım ve ilginiz için) teşekkür ederim... Bir tanesiniz!!!!

Dündar - Belma Uçar: Zarif çift! Çerezlerinizi helal edin :)

Ersin Abi - Doktor: Böyle diyorum... Selahattin Otluoğlu da diyeyim de çift anlaşılsın :) Eşlerini İstanbul'da bırakıp gelen, enerjik insanlar... İyi ki tanıdım sizi de! Size de herşey için teşekkürler!

Ayrıca tura çıkarken kendime bir sorum olmuştu : Türkiye'yi bitirdin de Güney Amerika'ya gidiyorsun yani?

Ne Karadeniz'i, ne Doğu Anadolu'yu, hatta ne de Selçuk'u henüz görmedim ben... Cusco'dan Lima'ya uçarken Sabahat Hanım (Tezcan) beni hiç de rencide etmeden söyledi: "Birgün Ankara'ya gel, misafirim ol. Anadolu Medeniyetleri müzesini gezelim".
Çok isterim, bu ülkenin toprağının altında ne yatıyor, ne kadar geriye gidebiliriz görmek isterim. Ama insanın kaçma nedenleri var, kaçabileceğiniz uzağa, canınız çektiğinde gidebilmek için hiç bir bahane aramayın. Paranızı ayarlayabiliyorsanız, ruhunuz hazırsa gidin. Korkmayın, İhsan Oktay Anar "macera şahit olmaktır" diyor, şahit olun...

ve Pablo Neruda der ki: "Yavaş yavaş ölürler, seyahat etmeyenler..."

Bolivya

ve Bolivyadayız... Titicaca gölünün son demleri.. iki kondor bize bakıyor gibi. And dağları :)

şehir girişinde ABD temsili kartalı ezen bir Che Guevera...
kiremit evler... gecekondu görüntü!
 ay vadisi, mini kapadokya. gereği yok, bizim de son gün olduğu için enerjimiz bitmiş...
 başkanlık sarayı, evo morales heyecanı... ama halk tabi ki bizim gibi dışarıdan bakmıyor kendine. Murillo meydanında dondurma yiyen bir bolivyalı, boyacı ve güvenlik...


 sanatçılar sokağı... ben öyle diyorum!

 cadı pazarı!


 bolivyalı kadın erkek eylemde, ne için bilemiyorum



 kilise önünde iki kadın
 bolivya gerçeği






deli gibi bir yağmur, şemsiye, yağmurluk otelde... ben, makinem dışında hiçbirşeyi korumaya çalışmıyorum. buradakiler de benden farksız, çok hızlı yağan yağmur bir süre saklanmalarını sağlıyor o kadar...
 bolivar her yerde!
 son akşam yemeği...

Tatilin sonu. La Paz'dan Cusco, Cusco'dan Lima, Lima'dan Madrid, Madrid'den İstanbul yapılacak. 6 saate varan beklemeler var uçuşlar arasında, ne sabırlıyız! Güzel turum... "Bir daha gelirim" diyorum, herkes şaşkınlıkla bakıyor. Cusco'ya illaki, hatta La Paz'a bile bir daha geleceğim... Eğer ölmezsem falan tekrar geleceğim buralara!

Kısa kısa:
Otelde yaklaşık yarım saat bagajlarımız gelmedi. Bu arada radyoyu açtım. Radyo dediysem komidine ait bir şey.. Muhteşem şarkılar çalıyordu: Nat King Cole - Quizas Quizas Quizas bir örnek...
  • Her yerde küçük sokak satıcıları var. Sokaklarda tezgahları var. Yağlı tavuk (galiba), su, bisküvi gibi bir çok şey satıyorlar.
  • Evo Morales'i göremedim!
  • Ay vadisini öneremiyorum, Kapadokya'yı gördüyseniz hiç bir ihtimalle tatmin etmeyecek!
  • Siyah çay isterseniz Tee Negro diyin. Black Tea falan hiç uğraşmayın!
  • Eylemleri güzel, oldukça kalabalık bir eylemdi. Kıytırık göstermelik bir şey değil.
  • Sokak köpekleri Peru'da da Bolivya'da da bolca var... Trafikte doğru hareketiçin sivil bir hareket var galiba iki ülkede de. Cusco'da da burada da maskot kıyafetleri içinde insanlar trafikte ortada dolaşıyordu. La Paz'da bir maskot, bir köpek karşıdan karşıya geçecek diye trafiği durdurdu. Makinem çantadaydı, yetişemedim görüntüye :(
  • La Paz'ın güney bölgesi daha elit. Evler ve mağazalar Etiler'i andırıyor. Bu ülkelerde iki farklı yaşamı daha bariz görüyor insan, halbuki İstanbul'dan farkı yok!

Titicaca Gölü - Güneş Adası

Coppacabana'dan sonra Güneş Adasına geliyoruz. Güneş Adasında bizi 350 basamak karşılıyor.
Not: basamak sayısı her yerde farklı, 200 deniyor, 300 deniyor :)
Bir önceki gün Puno'daki hayal kırıklığı nedeniyle basamakları çıkmayı az kişi göze alıyor: grubun en gençleri ile doktorumuz. Adada İnka bahçeleri, sonsuz gençlik getirdiğine inanılan kutsal pınar, teraslar ve botanik bahçeleri bulunuyor. Basamakları çıkınca hiç tahmin edemeyeceğimiz,etkileyici görüntülerle karşılaşıyoruz. Basamaklar çok yorucu değil, kısa aralıklarla durarak kolayca çıkabilirsiniz ve çıkmalısınız.


İnka merdivenleri


Kutsal pınar

Botanik bahçeleri





Şaman ritüeli

Şaman ritüelinde yakılan malzeme

İnka döneminden ameliyatlı bir kafatası


Bolivya karnavalı için maske

Bereket için incik boncuk-minyatur eşyalar takılıyor

Bereket tanrısı